
***
Develi hizmet ve lezzet kalitesinin ikinci nesli olan Arif Develi, Develi ününün artık Antep'e sığmadığını düşünerek İstanbul'u da bu lezzet kalitesi ile tanıştırmak için 60'lı yılların ortalarında Samatya'da ilk restaurantı açar. Şimdi tüm dünyada tanınan tadları ve güler yüzlü servisi, daha o günlerde kurumsallaştırmayı ve kalıcı hâle getirmeyi planlamıştır.
Ancak hem gördüğü yoğun ilgiden kaynaklanan meşguliyeti, hem de kendisine sunulan örneklerin restaurantının ruhunu yansıtmadığını düşünerek amblem-logo ve tabelasını bir türlü istediği gibi tasarlatamaz. Reklamcılığın yeni yeni gelişmeye başladığı o dönem Türkiye'sinde tabela çok önemlidir ve neredeyse kurumsal kimliğin en önemli simgesidir.
***
O günlerde gelen müdavimler arasında bir de hattat vardır. Ne yazık ki bu gün ismini bilemiyoruz. Ancak çizim kalitesi ve yorumuna, hızına ve stiline bakarak meslek erbabı bir üstad olduğu kesin. İlk kez geldiği Develi'nin lezzet ve hizmetinden çok memnun kalır. Ancak müessesenin logosunu ve tabelasını beğenmez. Yanında bulunan kamış kalem ve mürekkeple kağıt bir peçeteye bir "Develi" yazısı nakşediyor ve kimseye bir şey söylemeden masaya bırakıp çıkar.
***
Dikkatli bir şefin, masadan servis toplanırken son anda fark ederek Arif Bey'e götürdüğü hat yazısını Arif Develi çok beğenir. Develi yazısındaki ahenk ve estetiğin yanı sıra, çizen kişinin burayı benimseyerek kendisinden bir şeyler katması onu etkiler. Çünkü mekanla kurduğu böyle bir duyguyu insanın ancak kendi evinde yaşayabileceğini bilir. Bu yazıyı, sunduğu kalitesin bir simgesi olarak görür.
***
Bu gün Develi logosunu her gördüğünüzde aklınıza damak tadı ve seçkin hizmetin gelmesinin ardında, bu lezzet ve hizmet anlayışı, bu sıcak ve samimi duygular var.
0 yorum :
Yorum Gönder